2 Mart 2010 Salı

Plaza del Mayor-Ispanya





Madrid merkezinde, düşenin ilk kalkacağı meydandır Plaza del Mayor. Sırf Plaza del Mayor’da acı bira içip, Avrupa’nın en mavi, en derin gökyüzünü seyretmek için bile gidilebilir Madrid’e. Çok iyi bakılıp, korunup, sanki yeni bir yapıymış izlenimi bıraksa da aldanmamak lazım, plaza del mayor’un tarihi 380 yıldan fazla. Plaza del Mayor diye de anılagelen bu meydan 1619’da açılmış. Tam ortada ise tüm heybetiyle Kral 3. Felipe oturuyor, atının üstünde. 3. Felipe, Plaza del Mayor’u inşa ettiren kişi oluyor. Bugün turistlerin, yaz sıcağında mayışmış veya pul koleksiyoncusu, eski kitap meraklısı ispanyolların volta attıkları bu meydan aslında yıllar boyu çok şey görmüş geçirmiş.







Taç giyme törenleri, engizisyon işkenceleri, katolik kilise’sinin kutsal törenleri, turnuvalar derken, boğa güreşleri bile düzenlenmiş, bugün oturduğunuz kahvede yanıbaşınızda keman çalan sokak çalgıcılarının dolaştığı taşlarda. Plaza Mayor tam yüz bin kişi alabilecek kapasitede yapılmış bir meydan ve bugün de hala konserler, tiyatro oyunları ve özel gösteriler düzenlenen bir meydan olarak kullanılıyor.




Plaza Mayor’un tam arkasında ise casa de la panaderia bulunuyor. Burası eskiden madrid fırıncılar odası gibi birşeymiş ve meydanı çevreleyen diğer binalar ise lüks apartmanlardan oluşuyor. Bu binaların üzerinde ise onlarca melek uçuşuyor, o ünlü madrid güneşine dayanıp da göğe doğru bakanların görebileceği bir istikamette. Bu binalardan biri ise belediye binası gibi bir yer, birçok madridli burda evleniyomuş. Meydanın güneydoğu tarafında ise bir zamanlar dışişleri binası ve ondan önce de hapishane olarak kullanılan plaza de la provincia bulunuyor. Neyse efendim bu ünlü meydanın dört bir yanı işte tarihte polis merkezi, postane, hapishane şeklinde kullanılmış yapılarla çevrili.. bir tarafta ise plaza del sol bulunmakta. Ordan da calle de carmen’e açılıp madrid’in simgesi “ayı ve çilek ağacı”(el oso y el madrono) isimli bronz heykeli görmek pek mümkün. Bir de tabi ki meydanın binalarla birleştiği kemerlerin altından geçip, şehre karışmadan önce, vitrininde rengarenk balıklar ve deniz mahsulleri sergilenen restoranların önünden geçmek de lazım..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder